Acıda olsa öğrendim ki;

En küçüğünden en büyüğüne, en yetkisizinden en yetkilisine, en safından en şeytanına toplumumuzda insanlarımız bilinmeyen konular da kendi akıllarının işe yarayabileceğine inanmıyorlar.

Bu satırları okuyan sen, büyük ihtimalle sende senin aklının işe yarayabileceğine kendin inanmıyorsun.

22 ayda anladım ki, aklının işe yarayabileceğine inanmayan birine aklının işe yarayabileceğini anlatmak dünyanın en zor işiymiş.

Bu nedenle de bu satırları sana aklının işe yaramadığını ispatlamak ve nasıl bir sülük olduğunu anlaman için yazıyorum.

Evet sen başkasını arama sana söylüyorum.

Sen aklının işe yarayacağına inanmıyorsun.
Bu satıra kadar okuyup ta gerisini okumadan korkarak sayfayı kapatırsan sen akılının işe yaramadığının da bilincinde olan aptal birisin.
Ve bu topluma bir sülük olarak yapışmış aklının olabileceğini sandığın birinin olmayan aklından istifade ettiğini sanarak yaşıyorsun.

Bu satırı okumaya başladınsa sen aklının olabileceğini düşünen ama aklının işe yarayacağına inanmayan birisin.

Neden aklının işe yaramayacağını düşünüyorsun.

Gel istersen önce neden aklının işe yaramayacağını düşündüğünü anlamaya çalışalım.


Öncelikle şunu belirteyim ki ben senin aklının işe yaradığını biliyorum. Ama sen bunu kabullenmekten korkuyorsun. Bak bunu sana sabırlı olursan ispatlayabilirim.

Aklın işe yaramazsa bu satırları okuyamazsın ki;

Fareyi sürükleyip tıklayamazsın ki;

Ekranda hiç durmadan yanıp sönen ışıklardan oluşan görüntüyü beyninde değerlendiremezsin ki;

Olaylar arasında mantık bağıntısını kurabildiğin için önündeki bilgisayarın ekranında bu satırları okuyabiliyorsun.
Şimdi sakin bir şekilde düşün. Başka bir sayfa açmak için neler yapıyorsun.
Eğer fareyle tıklayarak bir sayfa açacaksan aklını kullanarak beynine emir veriyorsun.
Beyninde sinirler aracılığı ile kolundaki ve parmaklarındaki kasları harekete geçiriyor.
Ve yine aklını kullanarak parmağının kaslar aracılığı ile ulaştığı noktaya tıklıyorsun.
Öyle oluyor değil mi?
Sen hiç bilgisayar kullanan ve senin biraz önce yaptığın işi yapan bir hayvan gördün mü?

Düşün acele etme. Senin biraz önce yaptığın işlemi dünyada yaşayan canlılar içinde senden başka yapabilen sadece senin gibi insanlar var.
Başka bilinen hiç bir canlı varlık yok.
Biyoloji derslerinden hatırla insan da tür olarak bir hayvan sayılıyordu değil mi?
EEEE öyleyse hayvanlardan bizi üstün kılan bir farklı yönümüz var. Neydi o?

Doğru bildin. Aklımızın olması.
Hayvanlarla bizi ayıran en büyük özellik aklımızın olmasından geçiyor. 
Aklımızın olmasını nasıl  ispatlıyoruz. Zarar gelecek şeylerden korunup, faydalı şeyleri seçme  iradesi göstererek.
Doğru düşünüyoruz değil mi?
İşe yaramadığını düşündüğün aklın olduğu için sana insan diyorlar. Öyleyse senin aklın var. Aklın varsa bunu kullanabildiğini de yeni bir sayfa açma deneyi ile gördün.

Şimdi işe yaramayacağına inandığın aklının aslında işe yaradığını öğrenmek istiyor musun?

Bu satıra kadar geldiysen sen aklını kullanmayı da isteyip, toplumun ve  çevrenin tepkisinden korktuğun için aklını kullanmamayı tercih eden birisin.

Yani aslında kralın çıplak olduğunu o dönemde yaşıyor olsaydın sende görüp insanlar akılsız olduğumu düşünürler diye korktuğundan söyleyemezdin.

Ama buraları okuduğuna göre sen bu durumdan pekte hoşnut değilsin.

Şimdi öyleyse gel sana aklını kullanmayı öğretelim.

Bu cümleyi de okuyorsan korkma aklını kullandığın için dünya sana minnettar kalacak.

Şimdi önce aklını nerde kullanacağını sana anlatayım. Bunu sana bir deneyle anlatacağım.
Ve o deney sonunda senin için çok ama çok önemli olan bir konuda neden hayvanların senden akıllı davrandığını anlayacaksın.
Ve neden senin aklının aslında o inandığın akıllardan daha üstün olduğunu göreceksin.

Bulunduğun ortamda kiprit, kürdan, toplu iğne, fasülye, bezelye, pirinç, nohut, kulak çöpü gibi şeyler var mı?

Burayı okumadan lütfen bu malzemeleri bulup elinin altında görebileceğin noktaya koyarmısın?

Malzemeleri bulduktan sonra bu satırı okuyorsan sen aslında aptalın tekisin. Ama iyi niyetli saf anlamında aptalsın. Geri zekalı anlamında değil.

Bu satırı okuyorsan malzemeleri önce bul hazırla ondan sonra okumaya devam et desem de artık malzemeleri bulmak istemeyeceksin. Bak aklını kullanıyorsun.
Neyse merak ettin. Ama aklını kullanmaya başladın. Bu nedenle devam edelim.

Bu satırları okuduktan sonra yukarıdaki malzemeleri alıp bizzat aşağıda yazılanları uygulamasan yine aklını kullanmaktan korkan sülüğün teki olarak bu toplumda yaşamaya devam edersin. Lütfen aşağıdaki satırları okuduktan sonra mutlaka ama mutlaka orada yazılı malzemelerden bir kaçını önüne alıp yazılanları uygula.

 

Deney
Önüne alacağın kiprit, kürdan, toplu iğne, fasülye, bezelye, pirinç, nohut, kulak çöpü gibi şeylere dikkatli olarak bak.
Birbirlerine benzemiyorlar değil mi?
Bakar bakmaz hemen farkedebiliyor musun?

O malzemelerden bir tanesini eline al. Bu fasülye olsun.(Sen fasülyeyi hazırlamadıysan hazırladığın malzemelerden birini düşün.)

Ve benim sana o gördüğün fasülye varya onu ekersen müthiş bir ceviz ağacı olur dediğimi düşün.
Gülüyorsun. İnanmadın değil mi? Niye inanmadığını bir düşünürmüsün. Ben  denemesi  bedava dene göreceksin desem de inanmazsın değil mi?  Çünkü bende kimim  ki sen  benim lafıma bakarak  denemesi bedava  desem de inanmazsın değil  mi?
ABD  deki bilim adamlarının yaptıkları 50 yıl süren çalışma sonucunu açıklayan Prof. Dr. Johan Global dedi ki; fasülye üzerinde oluşturduğumuz deneylerden sonra gördük ki fasülyenin klonlanmasından çok güzel bir ceviz çeşidi üretiliyor.
Hah o zaman oldu dediğini duyuyor gibiyim. Fasülyeye dikkatli bak. Cevizi düşün. Ağacı düşün. Ne düşünüyorsun
Olabilir mi dedin aklını kullanmaktan korkan aptal. Korkma aklını kullan. Fasülyeden ceviz üretilmesi için çalışma yapılmasına gerek yok. Öyle bir çalışma sadece bir palavradır.
Kipritten olsa olurdu ama fasülyeden zor olur diyemi düşünüyorsun. Cevizi önüne koymadıysan önündeki hiç bir malzemeden ceviz ağacı üretilemez.
Bunu kendine korkmadan söyle.
Söyleyemiyorsan sülük olarak yaşamını sürdürmek üzere kalan yazıları okuma.
Merak ettin dimi illa da okuyacaksın. İyi oku bakalım.
Hadi başka bir deney daha yapalım.
Elinin altındaki malzemelerden birini gözünü kapatarak al.
Hangisini aldıysan matematiksel olarak o malzemeyi alma şansını hesaplayabiliyor musun. Olasılık hesaplarını bilmiyorsan korkma.
Elin altındaki malzemelerin hepsini sırayla say. Kaç tane çıktıysa 60 olsun. Senin gözün kapalıyken aldığın bir çeşit malzemeyi alma ihtimalin 1/60 dır. Yani gözün kapalıyken aldığın malzemenin çekilme şansı 1/60 dır. Bunu grup olarak değerlendirmek ve bu analizi çeşitlendirmek mümkündür.
Şimdi sana ben desem ki elin altındaki malzemelerden ceviz çekme şansın nedir.(Ceviz yok kabul etttik.)
0/60 yani hiç. Yani imkansız.
Sıkıldın mı?
Sıkıldıysan bırak. Ve toplumda aptal bir sülük olarak yaşamaya devam et.
Senin aklını kullanabilmeni sana öğretmenin o kadar basit olduğunu düşünüyorsan zaten senin aklını kullanabilmen çok zor.
Yıllarca şartlandığın yaşama standardını 10 dakikada sonuçlandırmayı beklemen en büyük aptallıktır.
Bugünlük bu kadar.
Kalanı gerek kalırsa veya  sayfalar silinmezse yarın devam edecek.
Bu arada aklını kullanmaktan korkmayanlar zaten bu anlatılanların bir sonraki sayfalarda  anlatılanların anlaşılması olduğunu anlamışlardır. Aklını kullanmaktan korkmayanlar aklınızı derhal kullanmaya başlayın.
Başkasının var olduğunu sandığınız aklını kullanarak sülük gibi yaşayanlar. Sizde hemen bu sayfaları silmek için girişimlere başlayınız. Çünkü siz iflah olmaz aptallarsınız.
Buraya kadar bu satırları okuyanlar, eğer bu yazı silinirse bilin ki sizlerin aklınızı kullanmanızdan korkan birileri sizi idare ediyor.
Ve akabinde de sizleri koyun gibi güdüyorlar.


Bir sonraki sayfamıza a ulaşmak için tıklayınız.